Perşembe, Ocak 08, 2009

bir yaz düşü

Pek az gemi yanaşabiliyordu
rüzgar alan rıhtıma.
İki dev, bir alık, bir cüce
tezgahının arkasında uyuklayan
yumuşak başlı bakkalla
iyi kalpli ev sahibemizden
oluşuyordu nüfus -
ev sahibesinin terzisiydi cüce.
Böğürtlen toplayarak
oyalanırdı alık
Sonra da fırlatır atardı onları.
Kavruk terzi ise hep gülümserdi.
Denizin kıyısında
uskumru gibi masmavi
duran kira evimiz
ağlamış gibi çizgi çizgiydi.
Ön pencerelerde dizi dizi
olağanüstü sardunyalar vardı,
yerlerde ise renk renk
pırıl pırıl muşambalar.
Her gece kulaklı bir orman baykuşunun
ötmesini beklerdik.
Lambanın çatallı alevinde
duvar kağıtları patlardı.
Merdivenlerde homurdanarak
eski bir dilbilgisini karıştıran
kekeme dev
ev sahibesinin oğluydu.
Suratsızın biriydi kendisi,
ama annesi güleryüzlüydü.
Yatak odası soğuk mu soğuk
kuştüyü yatak ise sıcaktı.
Karanlıkta, uyurgezer derenin
denize yaklaşırken
hala duyulabilen
düşleriyle uyanırdık.

E.Bishop

Hiç yorum yok:

Tavan arası