Perşembe, Aralık 17, 2009

Bin Hüzünlü Haz

"Sokak lambalarının yalnızlığını, depolarda uyuyan eşyaların sırnaşıklığını, insanların birçok şeye karşı gözü kapalılığını, şarkıların çaresizliğini, aşkların ciddiyetini ve çocukların saflığını dinliyorum." (s.18)

"Çeşitli suçların işlendiği göz kamaştırıcı bir dünyadan başka bir dünyaya sessiz sedasız göçmüş gibi oluyorum. Hayatın akıl almaz derecede oyuna dönüştüğü, hayallerin sınırı aşıp aşıp gerçeklere karıştığı, yerini ne idüğü belirsiz kıpırtılarla uzun kuyruklu, güzel güzel yalanların doldurduğu ve her şeyin kelimelerle yaşatılıp kelimelerle öldürüldüğü, acayip ve soluk renkli bir dünyaya..." (s.18)

"Herkes leblebi yer gibi sinir hapı atıyor ağzına, herkes gazetelerin birinci sayfasında pıhtılaşan kanlara göz ucuyla bakıp bakıp susuyor ve herkes adımını ileriye değil de, kendi içine doğru atıyor." (s.34)

"Hayallerini elektrikli süpürgelerin gürültülerinde öğütüp öğütüp toz torbalarıyla birlikte her gün çöpe boşaltan donuk bakışlı kadınlar..." (s.51)

"Bütün gerçekler gibi gerçek dışı görünen gerçeklerimin derinliğinden, ne ruhumda dev yaralar açan günlük hayatın küçük küçük cinayetlerinden, ne korkularımdan, ne hayallerimden, ne de şehir denen o cehennemden..." (s.66)

"Bir yanım binlerce dala dönüşen zamanın parçalanmışlığından milyonlarca yaprak halinde kıpır kıpır sarkarken, bir yanımı alsın rüzgar, ta uzaklara savursun... Böylece parçalanmışlığım da parçalansın tekrar ve ben, sayısız noktalara saçılıp un ufak olan varlığımı, sayısız noktalardan, sayısız gölgelerle seyredeyim!" (s.74)

"Kendi çizgilerinin içinde uyuyakalmış gibi görünen ağaçların uzaklığına, insanların hayalgücünü harekete geçiren kıpırtıların yokluğuna ve bu yoklukla birlikte ortalıkta dolaşan sessizliğin oraya buraya takıldıkça yırtılıp parçalanan gevşekliğine bakılırsa, orman da tıpkı benim gibi, bu noktada oyalanıyordu sanki." (s.84)

"...ya günlük hayatın tekdüzeliğini aksatmaktan korkarcasına hep aynı saatte işlerine güçlerine gidiyor, ya da fırsat buldukça bir köşeye çekilerek, kabarıp sönen gevşek bir et yığını halinde horul horul uyuyorlardı." (s.86)

Hasan Ali Toptaş - Bin Hüzünlü Haz

2 yorum:

moroccom dedi ki...

ismi bile müthiş bir kitap.

Adsız dedi ki...

Ne güzel alıntılar bunlar böyle, kütüphanemde sırasını bekleyen bir kitap. Teşekkürler paylaşım için Sera :)

Tavan arası