Cuma, Mayıs 07, 2010

Ölümsüzlük

"Nefretin tuzağı insanı hasmına çok sıkı biçimde bağlamasıdır." (s.33)

"İşte savaşın edepsizliği: Karşılıklı dökülen kanların yakınlığı, birbirlerinin gözlerinin içine bakarak birbirlerinin yüreklerini delen askerlerin şehvetli yakınlığı." (s.33)

"Yalnızlık: Bakışlardan kurtulmanın tatlı rahatlığı. Bakışlar ezici yükler ve vampir öpücükleridir." (s.37)

"İnsanlar arabalarda savaş alanlarındaymış gibi ölüyorlar ama modern insanın gururu otomobiller yasaklanamıyor." (s.104)

"İmagoloji son yıllarda ideolojiye karşı radikal bir zafer kazandı. Bütün ideolojiler yenilgiye uğradı: Sonunda doğruların maskesi düştü ve hayal olduğu ortaya çıktı." (s.180)

"Haberleri dinlemek bir sigara içip atmak gibi bir şey." (s.36)

"Trajedilerin vazgeçilmez koşulu nedir? Değeri insan yaşamından daha yüksek kabul edilen ideallerin varlığı. Ya savaşların koşulu nedir? Seni ölmeye zorluyorlar çünkü yaşamından daha değerli bir şey olduğunu kabul ediyorlar." (s.137)

"Derin anlaşmazlıkları olan iki insanın birbirini sevebileceğini söyleme sakın. Çocuk masallarıdır bunlar. Düşüncelerini kendilerine saklasalar ya da önemlerini azaltmak için şakalaşır gibi konuşsalardı sevebilirlerdi belki birbirlerini." (s.138)

"Aslında savundukları görüş o kadar önemli değil onlar için. Ama o görüşü ben'lerinin bir niteliği yaptıklarından ona gelebilecek her zararı yüreklerinde açılmış bir yara kabul ederler." (s.139)

"Büyük uygarlık, tarih adı verilen Avrupa sapkınlığının kızıdır." (s.139)

"Savaş ve kültür Avrupa'nın iki kutbudur. Göğü ve cehennemi, gururu ve utancı. Ama onlar birbirlerinden ayrılamazlar. Biri bitince öteki de bitecektir.Birlikte kaybolacaklardır. Avrupa'da elli yıldır savaş olmamasının nedeni gizemli bir biçimde yine elli yıldır bir Picasso yetişememesine bağlıdır." (s.139)

"Başkalarını niçin sıktığımızı, hangi yanımızın onlar için sempatik geldiğini, hangi yanımızı gülünç bulduklarını hiçbir zaman bilemeyiz; kendi imajımız bizim için büyük bir sırdır." (s.142)

"Felaket hiçbir zaman yalnız gelmez." (s.148)

"Aşkta umutsuzluğa düşmek ne kadar kolay." (s.148)

"İnsanın pençesini göstermesi gereken anlar vardır." (s.149)

"Tanım olarak duygu, içimizde bizden habersiz olarak ve biz istemeden ortaya çıkar. Onu hissetmek istediğimizde duygu artık duygu değildir. Duygunun taklididir, gösteriştir." (s. 217)

"Cinselliği özgürleştirmekle övünen ve romantik duygularla alay eden 20.yy, aşk kavramına hiçbir yenilik getirememiştir. Bu yüzyılın yıkımlarından biri de budur." (s.220)

"Müzik: Ruhu şişiren bir pompa." (s.227)

"Yollaz manzarada kaybolmadan önce insan ruhunda kayboldu; insan artık yürümek istemiyor ve yürümekten zevk almıyor. Yaşamı da artık bir yol olarak değil, karayolu olarak görüyor. " (s.247)

"En ilkel saptamalar her zaman en şaşırtıcı olanlardır." (s.258)

"Romanın en büyük talihsizliği dramatik gerilimdi. Çünkü her şeyi, en güzel sayfaları, en şaşırtıcı satırları ve gözlemleri, daha önce olup bitenlerin anlamının yoğunlaştığı son çözüme götüren basit bir yola dönüştürüyor. Kendi gelişiminin ateşiyle tükenen roman bir saman çöpü gibi yutuluveriyor." (s.264)

"Roman bir bisiklet yarışına değil, çok çeşitli yemeklerin sunulduğu bir şölene benzemelidir." (s.264)

"Utancın temelini oluşturan bizim yaptığımız bir hata değildir. Seçmediğimiz bir duruma düşmüş olmaktan dolayı küçük düşmek ve bunu herkesin görmesidir utancın temeli." (s.274)

"Kuşkusuz çocuk hakları bütün öteki hakların üstündedir." (s.276)

"Eskiden dünyayla uyuşamayan ve onun sıkıntılarını da acılarını da paylaşamayan insanlar manastıra girerlerdi. Ama çağımız insanlara dünyayla uyuşmazlık içinde olmayı yasakladığından manastırlar da bitmiştir. Dünyadan ve insanlardan uzak yerler yoktur artık." (s.285)

"Yaşamak: Dünya adına acılı ben'i taşımak. Ama var olmak mutluluktur. Var olmak, evrenin ılık bir yağmur suyu gibi içine düştüğü çeşmeye, taş bir havuza düşmektir." (s.286)

Milan Kundera - Ölümsüzlük

Hiç yorum yok:

Tavan arası