Perşembe, Kasım 11, 2010

Manzaradan Parçalar II

"Cebinizde, çantanızda bir kitap taşımak, özellikle mutsuzluk zamanlarınızca cebinizde, çantanızda sizi mutlu edecek bir öteki dünya taşımak demektir." (s.209)

"Kelimeler ve edebiyat, karıncalar ya da su gibidir: Çatlaklara, deliklere, görünmez aralıklara her şeyden önce ve en iyi şekilde kelimeler girer. Hayat hakkında, dünya hakkında asıl merak ettiğimiz şey de, önce bu görünmez çatlaklarda belirir ve onu her şeyden önce edebiyat görür." (s.210)

"Benim için okumak, metnin anlattığı şeyi aklımızın sinemasında canlandırma işidir. Okumakta olduğumuz metinden başımızı kaldırır, bakışlarımızı duvardaki bir resme, pencereden dışarıya ve karşımızdaki manzaraya çeviririz, ama aklımız gördüğümüz şeyde değil, az önce hakkında okuduğumuz öteki dünyayı canlandırmakla meşguldür. Yazarın hayal ettiği öteki dünyayı bizim görebilmemiz, mutlu olabilmemiz için hayal gücümüzün harekete geçmesi gerekir. Bu da okuduğumuz metnin, öteki mutlu dünyanın yalnız okuyucusu değil, bir parçası, hatta biraz da onun yaratıcısı olduğumuz izlenimi vererek bizi mahrem bir mutluluğa çağırır. Kitap okumayı, iyi bir edebiyat eserini okumayı vazgeçilmez yapan şey, bu mahrem mutluluktur işte." (s.211)

"Yazarın inceliklerine, gücüne, özel dikkatlerine, hızına, olayların kalbine hızla girişine, zekasına, hayatı bilişine hayran kaldıkça, bütün bu bilgileri o bana özel olarak fısıldıyormuş gibi geliyordu." (s.213)

"Okuma mutluluğu ile kitabı bir eşya olarak elimde hissetmek yavaş yavaş birbirine karışıyordu." (s.214)

"Kitabın beni günlük hayatın aptallıklarından ve kötülüğünden arındırdığını, beni daha iyi bir insan yaptığını hissediyordum." (s.214)

"Bütün büyük romanlar gibi, hayatın anlamı da mutlulukla sıkı sıkıya ilişkiliydi. Romanda olduğu gibi, hayatta da bu mutluluğa doğru bir istek, bir hareket, bir koşturmaca vardı. Ama bütün anlam bu değildi. Bu istek ve hareket hakkında da düşünmek istiyordu insan ve iyi bir roman bu iş için çok elverişliydi." (s.215)

"Bütün büyük okuma tecrübeleri ve zevkleri, daha sonra hatıralarımızda o kitapların kapaklarıyla karışır." (s.216)

"Roman kapaklarında kahramanların yüzlerini ayrıntılı bir şekilde göstermek, okurun ve yazarın hayal gücüne yapılmış kabul edilemez bir saldırıdır." (s.216)

"Okuduğumuz bir kitabın yıllar sonra karşılaştığımız kapağı, bize dünyayı ve hayatımızın geçmiş bir döneminde bir köşede otururken bu dünyaya girdiğimizi bize hemen hatırlatan bir ambleme dönüşür." (s.216)

"Kitap kapakları kitaptaki dünyayla bizim yaşamakta olduğumuz sıradan dünya arasında bir geçiş işareti görevi görürler. Kitap kapakları insan yüzlerine benzer: Ya yaşadığımız mutluluğu bize bütün gücüyle hatırlayır ya da hiç bilmediğimiz mutlu bir alemi vaat ederler. Bu yüzden kitap kapaklarına insan yüzlerine bakar gibi tutkuyla bakarız." (s.216)

"Hiçbir zaman yapılabilecek kadar iyi olmaz yapılan. Her zaman hayal kurup başarabileceğini düşündüğünden daha yukarı koy çıkayı." (s.218)

"Yalnız şiirlerin anlamı ve değeri değil, romanların anlamı ve değeri de, okura verdikleri zevkle, güzellikleriyle, okura sundukları deneyimin (okuma serüveni) derinliği ve şaşırtıcılığı ile ölçülmelidir. Bu güzellik ve okuma tecrübesinin boşluğu metnin yüzeyinde kalmaz, ta derinlere gider. Hayatın, insan olmanın, bu dünyada yaşamanın anlamının derinliklerine..." (s.230)

"Seçkin bir yazarın,insanoğlunun budalalığı ve sıradanlığı ile alay etmesini hepimiz cazip bulur; kitapları, romanları biraz da bu sesleri işitmek, onlarla yaşamak için okuruz. Ama bu alaycı ses bir romanda tek bir güç olursa, zeka ve sinizm, kısa zamanda orta sınıf hayatını, iyi eğitim alamamış insanları, değişik kültürleri, alışkanlıkları bizlerden başka türlü ve yetersiz olanları aşağılayan, yukarıdan bakan mağrur bir sese de dönüşebilir" (s.240)

"Edebiyat tarihinin büyük buluşları, tıpkı yazıda kişisel üslup dediğimiz şey gibi, çoğu zaman hesapla tasarlanarak yapılmaz." (s.260)

"Büyük romanlarda, kahramanların duyup yaşadığı, koşup çırpındığı hızla, bizim önümüzde yepyeni dünyalar açılır ve onlara kahramanlara inandığımız gibi inanırız." (s.261)

"Kitabın büyük, geniş, sarsıcı dünyasının yanında kendi hayatımın ve dertlerimin küçük ve önemsiz olduğunu hissediyordum." (s.267)

"Roman okuma çabası, bir çeşit sorumluluk duygusu, oluşum halinde bir dünyaya tanık olmanın dehşeti ve belirsizliği ile birleşir ve kendimizi anlama çabasının bir parçası oluverir." (s.268)

"Dickens'ın kahramanları da aklımızda kalır, ama çoğu zaman onları tuhaf, sevimli, karikatür benzeri özellikleriyle hatırlarız.Dostoyevski'nin romancılığının en büyük gücü, kahramanlarının en çok ruhlarının aklımızda kalması, içimize işlemesidir." (s.270)

"Nabokov'un kitaplarının güzelliğinin altında her zaman kötücül ve zalim bir yan vardır." (s.274)

"Yalnızlık içerisinde bir şey yazmak ama yazdığınızın diğer okuyucuların kalbine hitap edeceğine dair gizli veya ifade edilmemiş bir inanç taşımak. Bu, insanlığa yönelik güçlü bir inançtır." (s.329)

"Roman sanatında ima esastır. Hiçbir zaman her şeyi ortaya koymamak, ama ruhumuzun, kalbinizin iç derinliklerinde bir şey vermeye devam etmek gerekir." (s.330)

"Benim için mutluluk bir yandan kalabalık bir ailenin gürültüsünü işitip güvenini ve şefkatini hissederken, insanın aynı zamanda yalnız kalıp kağıtla kalemle, boyayla fırçayla kendine yeni bir dünya yaratmak için sabırsızlık, hatta öfke duyması demektir." (s.334)

"Yıllar geçtikçe edebiyatın işinin dünyayı hikaye etmekten çok dünyayı kelimelerle görmek olduğuna daha çok inanıyorum." (s.402)

"...günlük hayat eşyalarında şiir bulma heyecanı..." (s.413)

"Bir yazarın kitapları ruhunun gelişiminin kilometre taşları olarak görülebilir." (s.527)

Orhan Pamuk - Manzaradan Parçalar (İletişim Yayınları)

Hiç yorum yok:

Tavan arası